01 Eylül 2020 00:19

Ebru Timtik halkındır!..

Ebru Timtik'in tabutu

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

Paylaş

Sevgili Ebru Timtik ölüm orucundaydı. 238. gün yaşamını yitirdi. Timtik kardeşimiz 42 yaşındaydı. Ömrünün baharındaydı yani daha.

Üstelik sadece adil yargılama talep ediyordu. Hepsi o!

Neden ölümü göze alacak kadar adil yargılama diye ısrar ediyordu Timtik?

Yargılama rezaletti çünkü. Yargılama demeye burjuva dillerin bile varamadığı türden bir rezalet!

İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi, 20 Mart 2019’da Timtik’in de aralarında olduğu 18 Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukata toplam 159 yıl ceza veriyor. Gerekçeli kararda, Halkın Hukuk Bürosunun avukat çalışanı olan Timtik hakkında “Yakalanan örgüt mensuplarına örgüt talimatlarını ilettiği, örgütle arasındaki irtibatı sağladığı, kuryelik yaptığı” suçlamaları bulunuyor ve 13.5 yıl hapisle cezalandırılıyor.

Cezalandırılıyor, ama ele avuca gelir tek bir kanıt yok! Ne iddianamede ne de mahkeme kararında.

Türkiye’de gözaltı ve tutuklama çok kolay ve sıradan. Bir sabaha karşı polis ya da artık yeni yasallaştırılmış bekçi teşkilatından biri ya da yine yeni kurulmuş takviye polis gücünün bir ekibi evinize gelip sizi sorgusuz sualsiz götürebilir. Sonra yine sorgu sual olmadan ve yargılanmaksızın, hatta neyle suçlandığınızı bile bilmeden yıllarca hapiste tutulursunuz. Ardından örneğin “FETÖ”cü suçlamasıyla yargılanmış bir savcı hakkınızda iddianame düzenleyebilir ve benzeri bir hakim size yıllar tutan bir ceza kesebilir. Nezarette ve hapiste görüp çektikleriniz yanınıza kâr kalır.

Timtik ve arkadaşlarının yargılanması da tıpkı öyle oluyor.

Örneğin, 37. Ağır Ceza Mahkemesi 10 Eylül 2018’deki ilk duruşmada tahliye kararı verip dört sayfalık da bir gerekçe yazıyor. Ama Timtik’le arkadaşları tahliye olamıyorlar. Çünkü kararı veren mahkeme heyeti “Vay siz misin bu kararı veren” denip görevden alınıyor ve yerine yeni bir heyet atanıyor. Ve bu yenisi tahliye kararını geri alıp tutuklamada ısrar ediyor.

Duruşmalara katılan İstanbul Barosu Başkanı Av. Mehmet Durakoğlu “Kanıt yok” diyor. Lafını sözünü bilen Durakoğlu ekliyor: “Yargıç ifadesini alırken bir gizli tanığa bazı olguları hatırlattı. Tanığın ‘İyi ki hatırlattınız’ gibi cümleler kurduğuna tanık olduk. Bir süre sonra ‘Hayır öyle söylememiştim’ diyebilecek noktaya kadar geldiğine tanık olduk.

Yine Durakoğlu, “Öylesine bir tablo oluştu ki savunmalar bile alınmadı, avukatlar zaten duruşmaları terk etmek zorunda kaldılar. Ve kimsenin olmadığı bir ortamda karar açıklandı. Bu yargılamanın adil bir biçimde yapıldığını söyleyebilmek mümkün değil” diyerek noktayı koyuyor.

Ama “adalet” sistemi, bakanı, HSK’si ve yargıcıyla oralı olmuyor! Görmüyor, duymuyor, parmağını kımıldatmıyor. Siyaset? Zaten siyaseten veriliyor karar! Ve Sevgili Ebru Timtik göz göre göre ölüme gönderiliyor! Sözde idam kaldırılmıştı!..

Yetinilmiyor. Baroların yasal olarak parçalanmasına karşı mücadelenin başını çeken İstanbul Barosu ve Başkanı yaylım ateşine tutuluyor! Neden mi? Başkanı, yaşayarak tanık olduğu Timtik’in adil yargılanma talebine sahip çıktığı için. Hukukun bu kadar yerlerde süründüğü ülke azdır!

Adalet diyeceğine adalet isteğini görmezden gelen Bakan Gül’ün İstanbul Barosuna suç atması, Aydınlık’ın desteğindeki Yeni Şafak’ın birinci sayfasında: “Baro çatısının bir illegal yapının, terör örgütlerinin, marjinal yapıların propaganda merkezi olması ve arka bahçesi olması asla kabul edilemez.” Timtik Dev-Sol üyesi olmakla suçlanıyor ya! Kanıt şart değil bakanımızca. Adil yargılama talebine kulağı tıkalı ama kanıtsız teröristliği onaylamakta hiç sakınca görmüyor. Üstelik henüz Yargıtay sözünü söyleyip karar kesinleşmeden! Böyle adalete böyle bakan. Soylu’dan geri kalmıyor!

Yalnızca politik olmakla kalmayan ama ideolojik boyuta yükseltilmiş “ölüm orucu” yüceltmesiyle, olur olmaz her durumda, yapılabilecek her şey tüketilmiş gibi, bir davayı ne denli kararlı sahiplendiklerini yaşamlarıyla kanıtlayan Timtik kardeşimiz gibi gencecik devrimcilerin ölüme gidişlerindeki payıyla rejimle yarıştığı için son bir söz de Dev-Sol’a gerekiyor ama. Zorunlu olduğunda, devrimci, evet, ölümü gülerek karşılayandır. Ancak her konuda ilk söz ölüm olamaz ve kararlı devrimcilerin yaşayıp mücadele ederek yapacakları çok şey var!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...