18 Kasım 2018 23:35

Suriye Diyaloğu Konferansı umut olmadan yapılacak

Ruze Cendeli, Suriye'deki güçlerin mutabakatı amacıyla düzenlenecek konferansı Evrensel'e değerlendirdi.

Halep | Fotoğraf: Varun Shiv Kapur/Flickr

 

Paylaş

Kasım ayının sonunda Suriye’de siyasi güçlerin mutabakatı amacıyla Suriye Konferansının yapılması bekleniyor. Konferans, Fırat’ın doğusunda yapılacak. Konferansla ilgili gazetemize yazan Ruze Cendeli konferansın bir çok sorunla birlikte başladığını belirtti. Cendeli “Nesnel olarak konuşacak olursak Konferansın Fırat’ın doğusunda yapılacak olması, Suriye’nin dışından katılacak olanları sıkıntıya sokmaktadır. Katılımcıların Irak Kürdistanı tarafından sağlanan imkânlar aracılığıyla Kuzey Irak’tan Suriye topraklarına yasadışı olarak ulaşmasını zorunlu kılmaktadır” dedi.

Cendeli makalesinde bir çok Suriyeli gücün konferanstan çekildiğini ve Suriye Komünist Partisinden ayrılan Eski Ekonomi Bakanı Kadri Cemil’in liderlik ettiği Halkın İradesi Partisinin katılımı Haseki Parti Şubesi düzeyine düşürdüğünü vurguladı.

Ancak her şeye rağmen Cendeli, Demokratik Değişim Hareketi’nin (CDM) muhalefet partilerinin korkularını yumuşattığına dikkat çekti. Cendeli Demokratik Değişim Hareketiyle ilgili olarak “Konferansın, coğrafi ve politik şartlar ne olursa olsun, Suriye sokağında yer alan siyasi meselelerle ilgili görüşme ve diyaloga girme fırsatı olduğunu düşündü. Konferansı yakınlaşma yolunda bir adım olacak” dediğini yazdı.

DÜNYA SAVAŞININ YÜZ YILI

Lübnanlı akademisyen Muhammed Nureddin, Birinci dünya savaşının yüzüncü yılını hatırlattı. Nureddin, “Savaşın galipleri İngiltere ve Fransa, Birinci ve ikinci Dünya Savaşı sonrasında modern sömürgeciliğin en kötü biçimlerini uygulamaya devam etti. Fransa Cezayir halkını boğmaya, kimliğini yok etmeye çalıştı. Britanya’ya gelince; bu ülke İsrail’de yerleşimin ve Filistin’de kökleşmesinin sorumlusu olduğu en korkunç role sahipti” dedi.

YEMEN’DE SUUDİLER ÇÖKÜŞTE

Haftanın diğer bir önemli konusu Yemen’di. Yemen, Suudi Arabistan’la iki bin kilometre sınırı olan bir ülke. Yakın zamanda Suudi Arabistan önderliğindeki koalisyon güçleri ülkenin besin ihtiyacını karşılayan Hudeyda limanını almaya yönelik bir operasyon düzenledi. Suudi basınına göre operasyon başarılı. Lakin farklı kaynaklarbu saldırıda başarılı olamadığını söylüyor. Lübnan’dan yayın yapan al Mayadeen televizyonunun internet sitesinden Ali Favvaz, Suudların Hudeyda limanını alamadıklarını söyledi. Favvaz, “Suudi İttifakının Hudeyda’yı kontrol etmek için askeri operasyonu durdurma beyanı, sadece zamanla ilgili bir mesele değildi. Bundan sonra Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri artık hiçbir şey yapamaz” dedi.


SURİYE-SURİYE DİYALOĞU KONFERANSI UMUT OLMADAN YAPILACAK!

Ruze CENDELİ

İkinci Suriye-Suriye Diyaloğu Konferansının bu ayın sonlarında Fırat’ın doğusunda yapılması bekleniyor. Konferans Hazırlık Komitesinin çalışmalarını tamamladıktan sonra Suriye politik güçlerinin çoğu, katılmak için resmi bir davet aldı. Ancak konferans, Suriye muhalefetinin siyasi güçleri tarafından pek memnuniyetle karşılanmadı.

TOPTAN ÇEKİLME

Halkın İradesi Partisi, konferansa katılmayacakları yönünde gelen haberler arasında konferansta bulunma düzeylerini Haseke Şubesi düzeyine düşürdü. Baas Partisi daveti kabul etmekte isteksiz görünüyor. Son olarak “Ulusal Hareket” çekilirken, bunu başka bir dizi benzder karar takip etti. Şu an katılım, diyaloğu her koşulda olumlu olarak gören az sayıdaki siyasi akım ve kişilerle sınırlı.

KONFERANSIN COĞRAFYASI

Gözlemciler, siyasi güçlerin konferansa katılmaya ilgisizliklerini birçok nedene bağladı. Bunlardan birisi konferansın gerçekleştirileceği yerle, diğeri ise siyasi önerilerin yöneltilme şekliyle ilgilidir.

Nesnel olarak konuşacak olursak Konferansın Fırat’ın doğusunda yapılacak olması; Suriye’nin dışından katılacak olanları sıkıntıya sokmaktadır. Katılımcıların Irak Kürdistanı tarafından sağlanan imkânlar aracılığıyla Kuzey Irak’tan Suriye topraklarına yasadışı olarak ulaşmasını zorunlu kılmakta. Irak’ta bölgesel yönetim ile Suriye’deki öz yönetim arasındaki ilişkilerde meydana gelen siyasi dalgalanmalar göz önüne alındığında, bu zor ve riskli bir yolculuktur.

SİYASİ GÖRÜŞ TEKELİ

Hazırlık Komisyonu, siyasi önerilerin nasıl yönetileceğine dair çok sayıda eleştiri aldı. Öz yönetim, Davet edilen siyasi güçlerin görüşlerini hesaba katmadan görüşlerinidayattıyor. Bu durum diyaloğu zayıflatmaktadır. Diğer güçler kararlarda siyasi bir tekel durumu olduğu görüşünde.

Muhalefetve solcu güçler; konferansı ABD’nin Suriye’deki projesini yürütme çabaları kapsamında bir çalışma olarak düşünmekte. Tabiki Suriye halkının özgürlük ve istikrar konusundaki çıkarlarına aykırı olacak şekilde.

Diğer siyasi güçler, konferansı diğer Suriye eyaletlerinin ve halklarının görüşleri dikkate alınmadan sadece öz yönetim projesine bağlanma olarak değerlendiriyor.

Demokratik Değişim Hareketi (CDM) muhalefet partilerinin korkularını yumuşattı. Konferansın, coğrafi ve politik şartlar ne olursa olsun, Suriye sokağında yer alan siyasi meselelerle ilgili görüşme ve diyaloga girme fırsatı olduğunu düşünmekte. Konferansı yakınlaşma yolunda bir adım olarak değerlendirmekte.

İkinci Suriye-Suriye Diyalog konferansı, Suriye Demokratik Konseyi tarafından başlatılan proje kapsamında yapılıyor. Muhalifleri Suriye krizini çözmek için ortak bir görüş etrafında bir araya getirmek amacıyla Suriyelilerin kendileri arasında diyalog için çağrıda bulunmakta.


PARİS HATIRLATMASI: ARAPLAR NEDEN YOK?

Muhammed Nureddin
al Halic

Hiçbir yazar ya da gözlemci; Gazze Şeridi’nde yaşanan olayların ağırlığına ve İsrail saldırganlığının devamına rağmen 1918’de biten birinci dünya savaşını anmadan geçemez. Savaş 1914’te patlak vermişti. Olayı farklı açılardan inceleyen sayısız kitap yayınlandı.

Geçtiğimiz pazar günü, dünyanın dört bir yanından insalar Fransa’nın başkenti Paris’e akın etti. Gelen insanların yüzüne baktığımızda ilk bakışta, görüntünün neredeyse yüz yıl önce çekilmiş olduğunu düşündürüyor.

Birinci Dünya Savaşı, bir tarafında Almanya, Osmanlı İmparatorluğu, Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan’ın, diğer tarafında Fransa, İngiltere ve Rusya’nın olduğu büyük güçlerin savaşıydı. Rusya daha sonra savaştan çekildi ve İtalya ve ABD daha sonra katıldı. Savaş, dünyanın her yerinde nüfuz ve çıkar çatışmasıydı.

Savaşın galipleri İngiltere ve Fransa, Birinci ve ikinci Dünya Savaşından sonra modern sömürgeciliğin en kötü biçimlerini uygulamaya devam etti. Fransa, Cezayir halkını boğduğu, kimliğini yok ettiği; Britanya’ya ise İsrail'in Filistin’de yerleşmesinin ve kökleşmesinin sorumlusu olduğu en korkunç role sahipti.

İngiltere, Balfour konferansının uğursuz vaadini başlatmak için Birinci Dünya Savaşı’ndan yararlandı. Siyonist varlığa destek, İngilizler tarafından bir gün bile kesintiye uğramadı. Arap halkına karşı her türlü komploda savunucu ve katılımcı olarak yer aldı.

İngiltere’nin başbakanı Tony Blair’in 2003’te Saddam Hüseyin’in 45 dakikada kitle imha silahları üretmek için nasıl yetenekli olduğuna dair sahte iddiasını kimse unutmadı.

Herkes üçüncü taraf ABD’nin İngiltere ve Fransa’yla “İsrail’in” varlığını nasıl ürettiklerini ve daha sonra finanse ettiklerini biliyor.

II. Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye, İsrail’le olan stratejik ittifakı ile Filistin’deki Yahudi varlığını sağlamada bir ortaktı. 2002’den beri iktidardaki bir İslami partinin varlığına rağmen bu ilişkiler hala yürürlükte.

Halkların felaketlerinden sorumlu olan İngiltere, Fransa, ABD ve Türkiye;  neden oldukları trajedilerden özür dilemeksizin utanmadan Paris’te bir araya geldiler ve herhangi bir özür dilemeksizin barış çağrısında bulundular.


SUUDİ İTTİFAKININ HUDEYDA’DAKİ YENİLGİSİNİN BOYUTLARI NEDİR?

Ali Favvaz
al Mayadeen

Suudi İttifakının Hudeyda’yı kontrol etmek için askeri operasyonu durdurma beyanı, sadece zamanla ilgili bir mesele değildi. Bundan sonra Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri artık hiçbir şey yapamaz. Önceki sonuçların hepsinin başarısız olmasından dolayı da bu durumun tahmin edilmesi zor olmadı. Umutsuz girişimler durmayabilir. Özellikle Suudi Arabistan bu zararı kabul edemez.

Prens, şu an var olan gerçekliği de kaldıramaz. Yemen’de “kararlılık fırtınası” savaşını isteyen kendisi.  Ensar Allah’ın siyasi bürosunun üyesi  Muhammed el Bekhiti, Suudi ittifakının paralı askerlerini toplanmasından sonra tekrar Hudeyda’ya saldıracağını söyledi.

Suudilerin gerçekleri görmesi çok zor. Fakat aynı şekilde Hudeyda ve Yemen savaşının süresiz olarak devam etmesi de zor görünüyor. Zeminde tüm planlar, yöntemler ve silahlar tekrar tekrar test edildi. Hudeyda savaşı bu kez muhtemelen daha öncekilerden farklı olacak. Saldırganlığın açık yenilgisiyle bir dönüm noktasına dönüşebilir.

Suudi Arabistan, bu başarısızlıkların birden fazla düzeyde yankı uyandıracağını biliyor. Bunun ilk yansıması tarihsel olarak arka bahçesi olan Yemen de yenilgiye uğraması.

Suudi medyası Hudeyda’nın zaferlerini tasvir etmede savaş veriyor. Devlet başkanı Hadi’nin hükümetindeki bakan iki gün önce şehrin kontrolünün yakın olduğunu ilan etti. Bu durum daha önce stratejik şehri kontrol etme girişimleri sırasında Suudi medyasının performansına çok benziyor.

ÖNCEKİ HABER

Cengiz Holding, maden için ağaçları söküyor

SONRAKİ HABER

Demirören Medya'da işten atmalar sürüyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa