19 Mayıs 2018 23:45

Suçluluk

Adnan Özyalçıner’den değinmeler: Patlamaları ateşleyenleri göremediğimiz, görsek de engelleyemediğimiz bir ölüm kalım savaşının içindeyiz.

Fotoğraf: Hassan Jedi/AA

Paylaş

Adnan ÖZYALÇINER

DURULAMA

Dağlarda karlar eridi. Irmaklar coştu, taştı. Gürüldeyerek akıyor. Sakinleştiğinde dibindeki çakıl taşları parıldayacak güneşle. Kan rengi tek bir taş kalmamacasına. Iğıl ığıl akan duru suyun yıkadığı.

ERZURUM

Her kentin bir rengi, bir kokusu vardır. Erzurum tarih kokan gri bir kent. Oltu taşı parlaklığında. Işıldayan.

KİTAP

Kitap özgürlüğe, aydınlığa insanlığa atılmış bir ilk adımdır. Onda sözcükler nasıl birbirini izleyip çoğalıyorsa adımlar da adımları izleyerek çoğalacaktır.

HER GÜN

Doğuda bir yerlerde kan akıyor/akıtılıyor. Her gün.

Doğuda bir yerlerde gündüzleyin akan/akıtılan kanın ardından, bütün bir gün hava, günlük güneşliyken akşama doğru ikindileyin birdenbire kararıp hızlı bir yağmur boşalıyor. Her gün.

PAS DEMİRİ YİYOR

Paslanan demir betonu tutmazmış uzmanların dediğine göre. Ya biz, yağmurda, karda, soğukta, her tür yoksunlukta paslanan/paslandırılan bizler? Bugüne değin bir işin ucundan doğru dürüst tutamayışımız ondan mıdır? Ondan mıdır bizi paslandıran yöneticilere karşı koyamayışımız, pasın demiri yiyişi gibi, birbirimizi yiyişimiz?

SUÇLULUK

Patlamaların sonu gelmiyor. Uzağımızdan, yakınımızdan. Her yerden. Biz nerdeysek ordan patlıyor. Ordan fışkırıyor kan, ateş. Kimi dışımızdan, kimi içimizden. Kimi bize karşı, kimi birbirimize. Patlamaları ateşleyenleri göremediğimiz, görsek de engelleyemediğimiz bir ölüm kalım savaşının içindeyiz. Suçlulara karşı çıkamayışımızın suçluluğu içinde.

YIKINTI

Nereye bakarsan bak hasarlı. Güzelim doğanın bile eski tazeliği yok. Yer yer kanla, ateşle lekeleniyor/lekeliyorlar. Eskiyor/eskitiyorlar. Bizimle birlikte. Yıkıntılar içinde.

ŞİİRESİM

Çarşambadaki Sultan Selim Camisinin dibinde, gerçekten de çukurun içindeki Çukurbostanı dolduran gecekonduları çekmiş Özcan Yaman 1983’te. Birbirinin sırtına binmiş olarak caminin göklere yükselen apak yapısının altında karanlığa batık gecekonduları.

Bu çelişik görüntüyü şu dizeleriyle seslendirmiş Sennur Sezer:

“Hangi bina büyük,
hangi bina yakışır Yaratan’a söyle bana
Taş avluların serinliği, mermer kubbe mi,
o kubbenin taşını yontanın ellerinin dinlendiği kulübe mi?​”

FİLİSTİN

Ateşe karşı, zulme karşı incecik gövdesiyle, canıyla dikiliyor Filistin. Hep birlikte. Çoluk çocuk. Söndüremeseler de ateşi, durduramasalar da zulmü kutsal özgürlüklerinin yeşil çayırlarına, masmavi ırmaklarına sızmasına izin vermemek için can veriyorlar. Canla başla. Ne ateşi söndürecek tufanı, ne seslerini duyuracakları Sur’u beklemeden.

ÖNCEKİ HABER

Filistin’de kırmızı pazartesi

SONRAKİ HABER

Cannes'da gösterimi yapılan Ahlat Ağacı ayakta alkışlandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...