10 Mayıs 2024 05:34

Düzeni kurtarma harekatı

Tayyip Erdoğan arabada

Fotoğraf: Evrim Aydın/AA

Paylaş

Son haftaların en çok tartışılan politik gelişmesi “yumuşama” oldu. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’den gelen görüşme talebi Erdoğan tarafından kabul edildi ve sonuçta her iki taraf tarafından da “olumlu” olduğu ilan edilen görüşme gerçekleşti. Taraflar için olumlu olan ama işçi ve emekçi halk için daha karanlık bir geleceğin yollarını döşeyen bu yakınlaşmanın politik sonuçları üzerine pek çok değerlendirme yapıldı. Emekçi halkın yaşamını ve geleceğini doğrudan etkileyecek olan bu “diyalog” üzerine bazı tespitlerde bulunmak gerekiyor.

Erdoğan açısından durum net ve açıktır: O bu diyalogdan halk nezdinde itibarı ciddi bir biçimde sarsılmış olan iktidarını düze çıkarma, kendine yararlı olduğu sürece bu tutumu sürdürme hesabı içindedir. O bu durumdan ekonominin duvara toslamasının, iç ve dış politikada iflas etmenin çıkış yolunu görmekte, yakınlaşmayı düştüğü kuyudan kendini çıkaracak olan ip olarak değerlendirmektedir. CHP açısından ise durum daha karmaşıktır. CHP eski ve yeni yönetimiyle uzun süredir halkı yatıştırma, sokaklara çıkarak provokasyona gelmeme çağrıları yapmaktaydı. Şimdi buna iktidar ile diyalog da eklendi. Yani emekçi halkın çıkarlarını en geri mevziden savunma ve sürekli olarak sandığı işaret eden politikanın “diyalog” politikası ile geliştirileceği anlaşılıyor. Ne de olsa CHP’nin bir “istikşafi” tecrübesi var!

CHP’nin tarihsel tecrübesinde sermaye düzeni ne zaman çamura saplansa onu oradan çıkarmaya yönelik yaklaşımlar ve politikalar demeti her zaman var oldu. Bunu bazen “Toprak işleyenin, su kullananın, insanca hakça bir düzen” sloganları ile bazen de IMF politikalarına ortaklık, dış politika da destek vb. tutumuyla sürdürdü. Kürt sorunu ise hep görmezden gelinen bir sorun oldu. Şimdi ülkenin işçi ve emekçileri, yani halk kitleleri Erdoğan iktidarı tarafından en ağır bir yoksulluğun ve açlığın pençesine düşürülmüşken, gelecek için daha da bir ağırlaşmış sonuçlar için harekete geçilmişken, beklenmedik yardım “ana muhalefetten” kendilerine uzatılan bir can kurtaran simidiyle geldi. Eğer bunun karşılığı zaten haksız ve hukuksuz bir biçimde cezaevlerinde tutulan, kamuoyunda isimleri çok iyi bilinen kişilerden bazılarının tutsaklıktan kurtulması olacaksa, buna önce onların itiraz edeceklerini tahmin etmek zor değildir.

CHP son 1 Mayıs’taki tutumuyla, kısmen Parlamentodan kürsü olarak yararlanan ama asıl olarak Parlamento dışında gelişme zemini her geçen gün güçlenen işçi ve emekçi muhalefetini kendi peşine takmak istediğini açıkça ortaya koymuştu. Yeni CHP yönetimi şimdi bu halk hareketini kontrol etmeye, olası sosyal patlamaları yatıştırmaya yönelmeye başlamada irtifa kaydetmiştir. Bir taraftan Erdoğan’la diyalog, diğer taraftan emekliler için miting vb. bu politikanın iki yüzünü ifade etmektedir. CHP yönetimi “sorumlu muhalefet” görünümü vererek halk nezdinde prestij ve güç kazanacağını hesap ediyorsa, bu hesabın faturası son yerel seçimlerde kazanılmış gücün de erimesi biçiminde karşısına çıkacaktır.

AKP ve CHP de dahil çeşitli partilere farklı gerekçelerle oy vermiş halk kitlelerinin isteği ve özlemi ekonomik durumlarını biraz olsun rahatlatacak, temel politik özgürlükleri kazanacak bir yaklaşımın egemen olmasıdır. Kitleler güncel olarak büyük bir hareketlilik içerisinde olmasalar da zaman zaman harekete geçirdikleri güçlerle bu yönde bir mücadele yürütmektedirler. Bu yöndeki istek ve özleme CHP’ye oy vermiş emekçi kesimler özellikle sahiptir. Onlar iktidara karşı mücadele etsin, haklarımızı savunsunlar diyerek CHP’ye yönelmişler, bir beklenti ve umut içine girmişlerdir. Hayal kırıklığı kapıda beklemektedir. Destekçi kitlesinin iktidarla flörte yönelen Akşener’in İYİP’ine çıkardığı fatura ortadadır. CHP yöneticilerinin bundan da bir ders çıkarmadığı görülüyor.

Ama bu durumdan çıkarılacak olan politik sonuç umutsuzluk ve çaresizlik değildir. Şimdi işçi ve emekçi kitlelerin en bilinçli ve örgütlü kesimleri büyük bir sorumlulukla karşı karşıyadırlar. Kitlelerin talepleri orta yerde durmaktadır. Mücadele istekleri ve yönelimleri geçmişe göre daha da bilenmiştir. Saflar netleşmekte, politika sadeleşmekte, hedefler daha belirgin bir biçimde öne çıkmaktadır. Kitleler geçen mayıstaki genel seçimlerde bir “nefes alma” fırsatı istemişti. Bu gerçekleşmemiş ama yerel seçimler bu nefesi fazlasıyla vermiştir. Kitlelerin politik durumu artık genel seçimler öncesi ve sonrası gibi değildir. “Yumuşamacıları” alarma geçiren de budur. Mücadelenin güçleri, kazandıkları moralle güç biriktirmekte, yaygınlaşmakta ve bilenmektedir. Sorumluluk örgütlü ve bilinçli kesimlerdedir. Onlar görevlerini yerine getirebilirlerse düzeni kurtarma manevraları boşa çıkarılabilecektir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa